14 Nisan 2012 Cumartesi

Özdemir ASAF / BARAJ'IN ÖYKÜSÜ


Ben bir barajım dostum.
Bir omuzum dayanmışsa bir dağa,
Başka bir yamaca yaslanmıştır
Öbür omuzum.


Ama benim işim dağlarla değil.


Sırtım sulara dayalı.
Işığa dönük duruyorsa göğsüm..
Bir bildiğim var,
İki gözüm.


Ama benim işim sularla değil.


Niçin çıktım karşısına suların?
Niçin durdum karşısında dağların?
Nereden geliyor, nereye gidecek?
Dayanacak mı gücüm?


Ama benim işim sorularla değil.


İncecik bir dereydik, geçip gidendik
Ya sen, ya ben.
Sonra bir göl oluverdik
Ya sen, ya ben.


Ama benim işim manzaralarla değil.


Taa ötelerde vardı ya,
Hani bir kaynak..
Şimdi gece-gündüz tam vardiya
Işık oldu, enerji oldu o kaynak.


Ama benim işim kaynaklarla değil.


İşte bizler, el-ele verdik,
Olduk bereket dolu’su.
Tümünü kendi adında yücelttik;
Dağ, taş, toprak, su.


Ama benim işim taşlar topraklarla değil.


Dedim ya! 
Sen-ben-o; yani biz
El-ele vermeliyiz, istersek yücelmek..
Yoksa, boşu-boşuna akıp-gideriz,
El-ele vermezsek.


Benim işim ayrılıklarla değil,


Ben bir suyum, sen bir dağsın, düşünüyor musun?
El-ele vermişiz; o da oluyor bir nur, bir ışık..
Ovalara kentlere bereket yağsın, düşünüyor musun?
Fabrikalar aydınlık, evler-insanlar aydınlık..


Özdemir ASAF / BARAJ'IN ÖYKÜSÜ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder